PARÇALARIMI ARIYORUM
Hayata bütünsel boyuttan bakıldığında, kendimizi tanımada, algımızı ileri bir boyuta taşımış oluruz. İnsan ekolojisiyle bir bütündür. Ekoloji bize ne yapıp yapmayacağımızı sunar. Herşey birbiriyle ilgilidir. Bazı insanlar bazı parçalarını ayrı ve farklı gibi algılarlar ve yaşarlar. Bir parçası farklı bir kişilikmiş gibi gelir, başka biriyle konuşuyormuş gibi hissedersiniz. Bu parçaları siz farkedersiniz, kendisi farketmediği için probleminin olduğunu da kabul etmeyecektir. Onun değişmesine, bütünlenmesine yardımcı olacak bilince taşımak çok önemlidir.
Öz benliğimizle yüzleşip bir bütün olarak varolabilmemiz için dört ayrı açıdan kendimizi hem tanımlayıp hem tanıyabilmeliyiz:
- Benim kendimde bildiğim, başkalarının da bildiği yanım; adım, yaşım, işim, tipim, adresim, nereden geldiğim, eğitim durumum, kariyerim, sosyal statüm, ailem vs.
- Benim kendimde bildiğim ama başkalarının bilmediği yanım; sevindiğim şeyler, üzüntülerim, iç sıkıntılarım, hedeflerim, sırlarım vs. sadece bu bilgiler bende gizli.
- Benim bilmediğim ve başkalarının bildiği yanım; şüpheci duruşum, ağız kokum, meta programlarım, kişilik parçalanmalarım.
- Ne benim bildiğim, ne de başkalarının bende bildiği yanım; davranışlarımın, becerilerimin, inançlarımın, kimliğimin oluşum nedenleri gibi…
Bu dört yanımız analiz edildiğinde, gerekli sorular sorularak cevapları bulunduğunda, bütünün parçaları bir araya toplanacaktır. Hedeflenen insan tipi; kendisini sadece tanıtan değil, tanımlayan olmalıdır. O zaman ne istediğini, nereye gideceğini net bilen ve kendisini
güvende hisseden bir duruş sergiler. Arabanız parçalardan oluşur. Düzgün çalışıyorsa parçalardan oluştuğunu fark etmezsiniz. Araba sürdüğünüzün farkına bile varmazsınız, düşünüyorsunuzdur. Müzik dinliyor, etrafı izliyorsunuzdur. Arabanız bozulunca o zaman parçayı fark ediyorsunuz. Bütün parçalar birbirleriyle uyum halinde çalıştığında bir orkestra gibidir. Sadece bir klarnet, ya da flüt olduğunu anlamazsınız, oluşturdukları müziği ve duyguyu hissediyorsunuzdur. Orkestara nın elemanlarından biri yanlış çalıyorsa, akordu bozuksa, hemen fark edilir. Bozuk çalan bir anda ayırt edilir hale geliyor. Yine arabanızda “Egzos zarar gördü, sesi farklı geliyor” demeye başlarsınız. “Ne yapacaksınız?”Arabayı tamirhaneye çekersiniz ve onarılmasını istersiniz. Parçaları değişmesi gerekiyorsa değiştirilir. ”Şimdi egzosun sesini beğeniyorum. O kötü sesi duymuyorum artık”. Birden güvende hissedersiniz kendinizi. Bununla mutlu olmaya başlarsınız.Ve o ayırt etme hissinizi kaybedersiniz. Rutin devam eder. Dolayısıyla ekolojide, değişen her hangi bir parça bu ayırt etme sorununu ortadan kaldıracaktır. İçinizdeki parçalar bütününüzü oluşturuyor. Zihin ve beden bütünlüğünü oluşturuyor. Çevremizden farklı bir parça değiliz. Acaba bu parçalar nasıl oluşturulur? Küçük bir çocukken parçalardan oluştuğunuzun, bütün olduğunuzun da farkında değildiniz, annenizin bir parçası gibiydiniz. Doğunca kendinizin ayrı olduğunu algıladınız. Bir şey, bir durum oluyor, ona duygularınızla tepki veriyorsunuz, bir meydan okuma, korku gibi aşırılıklar gösteriyorsunuz. Bir sonraki sefer aynı tepkiyi yeniden yeniden yapıyorsunuz çocuk olarak. Alışkanlık oluyor. Bilinçsiz davranıştan bilinçli düzeye taşıyorsunuz bunu ve büyüyorsunuz. O davranış hangi yaşta oluştuysa o değişmeden orada kalır. Kazanılan parça aynı kalmıştır. Ve oradaki zorluğu ileriki süreçte aynen yaşar kişi.
Bilinçsiz düzeye iten o parçanın “ne zaman oluştuğunu” değil, “bu parçanın arkasındaki olumlu niyet nedir?”i öğrenmek, ortaya çıkarmak durumundadır Danışman. O davranışın olumsuz sonucunu silip, daha olumlu sonucunu ortaya ve öne çıkarmalı, olumlu parçayı büyütüp, yetişkin bünyesine “doğru parça” olarak ekleyebilmeli. İşte o zaman bir bütün olur insan. Kendini sever, mutludur ve verimli olur hayatın içinde. Büyümüştür…
Meryem BAL
meryem.bal@gmail.com BEYİN GÜCÜ Ağustos 2009
Bir Cevap Yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.