GENÇ BEYİNLERİ BAŞARIYA TAŞIMAK
21.yy’ın başındayız henüz. Bu yüzyılı iki büyük değişim şekillendirmekte. Hayatımıza damgasını vuran bu değişimler; Bioteknoloji (genetik bilim) ve telekomünikasyon (iletişim bilimi)… Bu değişimler gençlerin gelecekten beklentilerini, meslek seçimlerini ve dolayısıyla başarılarını derinden etkilemekte.Başarılı bir çocuğun arkasındaki aile, okul, çevre çok önemlidir. Başarıya yatırım yaparken bu faktörlerin kalitesini yukarıya çekebilen toplumlar, teknolojiyi üreten, dünyaya yön veren liderler olmaktadır. Başarılı bir çocuk, başarılı bir insan demektir.
Başarı nedir? Kişinin özünde varolan yetenek potansiyelini, yaşadığı ortam ve şartlarla bağdaştırarak, düşünce, duygu ve sanatla harmanlayıp, kendi varlığını icra ederken dengeli bir hayatı kurmaktır. Başarının yolu, iyi seçimlerden geçer. İyi bir eğitim, arkadaş çevresi ve meslek seçimleri daha çocukluktan başlar. Kimlik kazanmada, ailenin ve içinde bulunduğu grubun etkisi çok fazladır. Hedeflerini nasıl bulur? Nasıl yardımcı olunmalı? Kendi kaygılarınızı ona yüklediğinizde, doğru hedefi bulmada zorlanacaktır. Bazen “çok sevgi” bile baskı unsurudur. Annesinin “ Doktor olmanı çok isterim” demesiyle Tıp bitirip, sonra da kendisi için Bilgisayar işi kuran örnekler var çevrenizde.
Beyindeki milyonlarca nöron açlık içerisinde; “bana yol göster, öğrenmeyi bileyim, yapayım, vizyon ver, ufuk ver” diye bağırıyor. “Benim yerime karar ver” demiyor. Onları kendi kararlarını verme yönünde yetiştirmeli. Yani;
- Kendi kararını vermesini sağlamalı, istemeli ve bunu yapmasını desteklemeli
- Verdiği bir kararı “neden verdiğini “ ona düşündürtmeli, dürtüsel olmaktan çıkartmalı, bilinçli karar almasını sağlamalı, değerlendirme yapmasını istemeli, filitrelerini gelişirmeli.
- Yanlışlarını görmesine, nereden kaynaklandığını irdelemesine, analiz yapmasına yardımcı olmalı
Karar vermek bir kaynak, donanım kazandıran en büyük araçtır. Karar verebilmek en zor şeydir. Sonunda yanlış bir karar verme dahi olsa, bırakın sorumluluğu alsın, kendisi karar verdiği müddetçe başarı artacaktır kesinlikle.
Bizim kültürümüzde anne-baba problem çözücüdür. Ailedeki herkesin yerine düşünürler, karar alırlar, dayatarak uygularlar. Aslında onların sorunlarını her çözdüğünüzde, bir şeyleri öğrenmesine engel oluyor ve koruyorsunuz. “Ben yapamam” duygularının temelleri atılıyor. İleride karşılaştığı her problemde depresyona girebilecek bir kimlik üretiliyor demektir. Bebeklikte eğitim başlar, yemeğini kendisi yesin, her işini kendisinin yapmasını öğretin.Ödevlerini kendisi yapsın, eksik yapsın, yanlış yapsın, kamufle etmeyin, örtbas etmeyin, öğretmeni nedenini bilsin ve kendi durumuyla yüzleşsin, acıyı kendi yaşasın. Probleme çözüm üretme yeteneği gelişsin. Direk kayırmayın. Hayatla mücadele etmeyi öğrensin.
“ Sen ne düşünüyorsun?” sorusunu sormanız ; sorumluluk almasını, karar vermesini, hedeflendirilmesini, sentez – analiz yapabilmesini sağlayacak. Bunlar ona hangi araçları, kaynakları kazandıracak ; özölçmeyi, özeleştiriyi, özyönetimi, özgüveni, özdeğeri, özsaygıyı, özsevgiyi, özmotivasyonu, özinancı, zaman yönetimini, yaratıcılığı… Kendi kendini idare edebilir hale getirdiğinizde; işte o zaman, artık o başarılıdır. İyi eğitimlidir. Misyonunuzu gerçekleştirmiş bir ebeveyn olarak arkanıza yaslanabilirsiniz. : )
Meryem BAL
meryem.bal@gmail.com BEYİN GÜCÜ Eylül 2009
Bir Cevap Yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.